Gelmez mi hiç isteklerin sonu?

Konudan bağımsız kendisine aşık olduğum halde yaşatamadığım kalanşom, şu anda sadece gövde olarak hayata tutunmaya çalışıyor:( 

Ben bile kendime hayret eder oldum artık. Az önce laptopu açmaya yeltendim, sonra içimden bir ofladım şimdi laptopun şarjı azdır, şarj kablosunu çıkar da tak da...eziyet gibi geldi bir an. Oysa aile evimdeki emektar bilgisayarım öyle miydi? Saatlerce aralıksız başında oturur kullanırdım. Acaba dedim bir masaüstü bilgisayar mı almalı? Şöyle güzel bir ekran, renkli bir klavye...diye düşünürken silkelendim de kendime geldim. Dedim yine bir tarafından ihtiyaç uydurdun. 
İlk laptop alacağım zaman bir heyecanlıydım, her an her yerde yazabilecektim artık. Hani sanki tek sıkıntım kendi üşengeçliğim değil de bilgisayardı ve laptop da onu çözecekti. Öyle olmadı tabii. Her şeyde olduğu gibi bir şeyler kolaylaştıkça kolay şeyleri yapmak nedense daha zor gelmeye başlıyor. Zor zamanlarda kısıtlı imkanlarla bir şeyleri başarmak insanı güdülüyor herhalde. 
Konu nerden buraya evrildi bilemiyorum, bitmeyen isteklerimden bahsedecektim oysa. Mesela bu aralar fotoğraf makinesi bakınıyorum. Hem güzel çeksin hem kullanımı kolay olsun hem video da çeksin hem  cebime sığsın derken kompakt makinelere çıktı yolum. Çok da seçenek yok ama gözüme sony rx100 m7'yi kestirdim. Aklım hep makinede ama biliyorum ki aldıktan sonra eski cazibesini önemini yitirecek. Bu döngüden çok bunaldım ama almazsam da içimde kalacak gibi.

Neyse laptopun şarjı tek basamaklı sayılara düşmüşken ben şu şarj kablosunu bulayım da takayım, sırada siz de misafirim olun aşağıya bir selam bırakabilirsiniz :)

Share:

0 yorum

Bir merhaba, iyi günler ya da sağlıcakla kalın da kafi!