Gece Yarısı Güneşi-Stephenie Meyer | Kitap Yorumu




 Hazır en uzun gecedeyken 2020'de hem en uzun sürede okuduğum hem en uzun kitaptan konuşmaya geldim. Tamam en uzun gece yazıya girmem için bir bahaneydi sadece. Girdiğime göre devam.

Şu anda 20'li yaşlarda olanlarımızın ergenlik dönemine denk gelen bir kitap biz ergenleri iki gruba ayırdı: ıyy aşık vampirler diyenler ve ayyy aşık vampirler😍 diyenler. Şu anda bu yazıyı yazdığıma göre benim hangi tarafta olduğumu tahmin etmişsinizdir, evet, doğru bildiniz AYYYYY AŞIK VAMPİRLERR diyenler tabii ki. Bizi ikiye bölen kitap da tabii ki Stephenie Meyer ablamızın elinden çıkan Alacakaranlıktı.


Allah biliyor ya çok severek okudum, anısı da çok, sadece kitapla ilgili de değil bu durum. Kitaba olan ortak sevgimiz sayesinde tanıştığım ve bugün bile görüştüğüm insanlar varken Alacakaranlık'ın benim için basit bir kitap olması tabii ki ihtimal dışı.

Sanırım bendeki yerinin anlamı az çok anlaşılmıştır, hal böyle olunca Alacaranlıkla ilgili her şeye hala heyecanlanmam şaşılacak bir durum değil. Hele de kaç zamandır beklediğimiz (tamam itiraf ediyorum ben artık ümidi kesmiştim) Gece Yarısı Güneşi'nin gerçekten yayınlanacağını öğrenmişken heyecanlanmamam imkansızdı.

Kitabı temin edince bir heyecanla başladım okumaya.

Başta Edward'a alışmak zor oldu. Kendisini Bella'nın gözünden okumak çok daha rahattı. Bellayla olan ilk biyoloji derslerini hatırlarsanız, hani Bella'nın kokusunu ilk defa aldığı sahne. Alacakaranlıkta Bella sadece Edward'ın neden bu kadar sinirli ve tiksinmiş baktığını düşünürken Edward'ın o anlarda içindeki öldürme arzusuyla savaşması, öldürmek için planlar yapması, sonra vazgeçmek için nedenler bulması sayfalar sürdü, ABARTMIYORUM SAYFALAR SÜRDÜ SAYFALAR. Hani bir süre sonra okurken ben dedim ki ye gitsin ya, valla ye de bitsin kitap.

Edward meğer yorucuymuş arkadaşlar. Tanklarca papatya ve melisa çayına ihtiyacı varmış kandan çok. Gerçi yine de çok kızamıyorum çünkü Cullen ailesine ilk katılan kişiyken ve diğerleri hayat boyu sevecekleri kişiyi bulmuşken onun yüz yılı aşkın yıldır yalnız olmasının verdiği sıkıntı onun bu emo halleri için geçerli bir mazeret ama bu demek değil ki okurken keyif aldım. Aksine sıkıldım, insan hiç mi mutlu olmaz dedim, özür dilerim kurgusal aşkım Edward Cullen...

Zarar vermemek için Forks'tan ayrıldığı ama sonra ayrılmanın çözüm olmadığını anlayıp geri döndüğü andan itibaren çok keyifle okudum çünkü sonunda Bellayla konuşmaya başladı, işte dedim bana bunlarla gelin!!!

Alacakaranlık'ta en sevdiğim kısımlar Gece Yarısı Güneşi'nde de en sevdiğim kısımlar oldu. Bella'nın Edward hakkında araştırmalar yaptığı, okula birlikte geldikleri, kafeteryada aynı masada oturdukları, Port Angeles'taki konuşmaları ve geri dönüşte yaşananlar beni ergenlikteki heyecanıma geri döndüren,  kitabın en sevdiğim kısımları oldu. 

Ama her güzel şey gibi bunun da sonu geldi. Kitabın son 200 küsur sayfası baştaki sıkıcığını bile ikiye katlayacak kadar sıkıcıydı. Gönlüm hep mutlu, tatlı tatlı flört halinde takılsınlar isterken koşturma, kaçma kovalama işleri hiç benlik değildi. Yine de bu kadar okudum yarım kalmasın düşüncesiyle bitirdim, söylemezsem olmaz, ben de bittim.

Okuduğuma pişman değilim yine de. Okumasam meraktan çatlardım. Ama yoruldum da. Eğer zamanında Alacakaranlık'ı sevmiş ama şu anda aynı kategorideki kitaplardan pek de farklı olduğunu düşünmüyorsanız, yıllar önce yayınlanan Gece Yarısı Güneşi'nin sızdırılan bölümlerini okuyup aşık olmamışsanız ve nostalji yaşamayla ilgilenmiyorsanız Gece Yarısı Güneşi uzak durmanız gereken bir kitap. Ben ki o kadar seviyorken sövecek duruma geldim, siz hiç okuyup da tadınızı kaçırmayın :D 

Şimdilik bu yazıyı bitiriyorum çünkü en uzun gecemizin sonuna geldik ve yoruldum. Eklemek istediğim birkaç şey daha var ama sonra inşallah.

Siz peki zamanında Alacakaranlık furyasına katılanlardan mıydınız?

Gece Yarısı Güneşi'ni okudunuz mu?

Ne düşünüyorsunuz?

Konuşmaya gelin!

Share:

4 yorum

  1. Ben de zamanında serinin heyecanına kapılanlardanım. Bu kitabın bölümleri internete düşmüştü, o zaman okumuş ve çok beğenmiştim. Keşke bütün seri Edward'ın ağzından anlatılsaymış demiştim. Sonra unuttum gitti. Kitabın basıldığını duyunca çok sevindim ama fiyatı görünce almak için acele etmemeye karar verdim :-) Bu yorumdan sonra iyi bir indirim yakalayıncaya kadar beklemeyi düşünüyorum :-)

    Bu arada seni geçen seneyi değerlendirdiğimiz bir mime davet ettim. Eğer ilgini çeker ve yaparsan keyifle okurum.
    https://suleuzundere.blogspot.com/2020/12/2020-yl-sonu-raporu-mimlendim-42.html?showComment=1608673598115#c4801082639841933670

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O sızdırılan bölümler bu kadar uzatılmış değildi sanki, başları olmasına rağmen onu çok severek okumuştum :D Bulabilirsem bir onu tekrar okumak istiyorum :D
      Kesinlikle indirim beklenmeli bence de :D

      Aaa ilgimi çekmez mi? Bayılıyorum yıl sonu yazılarına :D Teşekkür ederim davet için :))

      Sil
  2. En son yazına yorum yaparken altta bunu görünce bakayım dedim ve tam olarak hislerime tercüman olmuşsun. :D Ay bende neler çektim okurken ve eminim yazar o sızdırılan bölümlerin intikamını almak için uzattıkça uzatmış.
    Dedim nalet gele böyle aşkın ızdırabına. :D Arada Alacakaranlık gene okurum ama, Gece Yarısı Güneşi asla....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa ben de sayende tekrar okudum ve canım Alacakaranlık çekti ama bildiğimiz klasik olanı :D Şey geldi aklıma, Alacakaranlıkın Edwardın gözünden olanı böyleyse Yeni Ayı onun gözünden okumayı hayal bile edemiyorum tam bir kabus olurdu :D

      Sil

Bir merhaba, iyi günler ya da sağlıcakla kalın da kafi!